25 Nisan 2012 Çarşamba

Çok Korkunç Olay


Bu olay Kayseri-Bünyan ilçesi sınırları içerisinde yaşanmıştır ki, olayın kendi Alfred Hitchcock'un meşhur korku filmlerini bile çok gerilerde  bırakacak kadar tüyler ürpertici. Kendisi Bünyan'li olmayan, politikayla uğraşmış ve halen Kayseri'de yaşayan işadamı, Bünyan sınırında, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya oturur ve orada kalabalık toplulukla birlikte bir ufak rakı içer. 
Yürüyüş mesafesindeki Bünyan'a gitmek için, lokantadan çıkar. Ancak  dışarısı hem zifiri karanlık hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası başlamıştır. Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki, Bünyan'a dönüş yolu kenarına varır. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulaşma derdindedir. Fırtına daha da şiddetlenir. Adam bir-kaç adım ötesini bile görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavaş yavaş yaklaşan bir arabanın iki farını fark eder. Arabanın, tam önünde yavaşlamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya biner.  Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder.
İçeridekilere merhaba demek  ister. Ama o da ne? Araba da kimse olmadı gibi, direksiyonda da kimse yok. Birden paniğe  kapılır. Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan koşarak uzaklaşmak ister ama hem araba hızlanış, hem de korku ile dizleri bağlanmış, hareket edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja doğru yaklaşır. Adam dua etmeye  baslar. Tüm günahları için tövbe eder. Arabayı durdurması için Allaha yalvarır.
 Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan arabanın doğru yola dönmesini sağlar. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça,  Allah'a yalvarış ve yakarış artar ve her seferinde de bir el dışarıdan  uzanıp, direksiyonu çevirir. Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır. "Ya Allah koru  beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dışarı fırlatır. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir. Defalarca üç Kulfu-bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek ulaşır ve bir kahvehaneye girer. Üstü başı ıslak ve şok haldedir. Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar. Eline bir çay  verirler.
Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen doğaüstü ve korkunç olayı anlatır. Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir  pozisyonda olduğunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik oluşur. Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyun abdal Köyü'nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler.




 Bu arada, gelenlerden  birisi, diğerine şunları söyler :
-Hasan Yıldız baksana, şu sobanın başında oturan geri zekâlı bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen kişi değil mi?

JJJJJJJ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder